6 Temmuz 2016 Çarşamba

Bu Blogu Yazmaya Nasıl Başladım?


Uzun zaman oldu.

Uzun zamandır kelebekleri hissetmiyorum.

Günün içinde akıp giden zamanın yetmediği bir çalışma temposu unutturdu bana nasıl hissettiğimi bunca zaman. Sorgulamadım. Çünkü sorgulamak istemedim nasıl hissettiğimi. Kendi comfort zone’umu terk etme korkumu ‘ben işkolik oldum sanırım, çok seviyorum şu yaptığım şeyi… oturup günlerce tasarımlar, paftalar, milimetrik hesaplar ve maketlerle uğraştığım yeni hayat biçimimden daha önce hiçbir zaman almadığım bir haz alıyorum’lar ile geçiştirmeye çalışıyorum.


Gerçek şu ki, eğer yeterince zekiyseniz bir gün kaçışınızın olmadığını fark ediyorsunuz varlığınızdan. O zaman ne kadar kötü biri olduğunuzu yeniden yüzünüze çarpıyor düşüncelerniz - çünkü kaçamazsınız onlardan.

Kaçmaya çalıştığım bütün o kötü insanlar ve o kötü insanlarla bağdaştırdığım bütün kötü anılardan ne kadar zevk aldığımı -hem zamanında hem de şimdi- hissettiriyor zaman bana. Çünkü bütün o alternatif grupların konserlerine giden, bir büstten farksız görüntülere sahip, hayat stili dışarıdan insanlara göre ‘mükemmel’ ve zevkleri ‘eşsiz’ bütün o arkadaşlarım, işte burası onları aslında övmediğimin anlaşılacağı kısım, bana yalnızca hayatımda yaşadığım en sıradan, en basit, en sıkıcı ve en… Tekdüze anıları yaşatan insanlar oldular.

Sizin için herşeyi yapabilecek bir erkek ile bir arada şehrin kalbinde "mükemmel" bir dairede yaşıyor olabilir ve "mükemmel" biçimlerindirilmiş hayatlara sahip insanlarla hayatınızın ne kadar "mükemmel" olduğunu tekrar ve tekrar kendinize hatırlatıyor olabilirsiniz.

İşin aslı, hiçbir şeyin yolunda gitmediği o eski kötü hayatı özlüyor insan. İnsan organik bir varlık olduğundan mıdır nedir, bu denli planlanmış hayatlar, uyulan zaman çizelgeleri, mükemmel düzenlenmiş ortamlar bir süre sonra kendi varoluşuyla çelişiyor. Evet, galiba sorunumu buldum!

Uzun bir süredir kendi kendimi yok eden bir sürecin içinde, tam olarak o ‘elektrik’ hissin peşindeyim.

Anıların peşinde koşuyor ve bu blogu yazmaya başlıyorum.

0 yorum:

Yorum Gönder